31 Ekim 2015 Cumartesi

Mr Robot (2015-)

     
Evet bir süper kahramanla daha karşınızdayım, ancak bu sefer ki diğerlerinden çok farklı. Hepsinden daha zeki ama hepsinden daha güçsüzü (fiziksel olarak tabi ki). Evet Elliot'dan bahsediyorum. Günümüz kahramanı bir "hacker" kişilik bozuklukları olan, ileri derecede asosyal, asosyal hafif kaçıyor aslında, "antisosyal" bir genç.
     
Gündüzleri, geceleri yaptığı hackerlığın tam karşıtı olan siber güvenlik işinde çalışıyor. Asıl kahramanlık ise geceleri başlıyor. İnsanları siber yolla hacklemek suretiyle araştırıp bütün kirli çamaşırları açığa çıkartıyor. Yaptığı kahramanlık tam da burada başlıyor.
     
Düzenden nefret eden, düzenin getirdiği, dayattığı her şeyden nefret ediyor Elliot ama düzenden çıkamıyor da. Güçlü şirketler, insanları yönetenler, insanlara istediklerini yaptıranların yarattığı düzenden nefret ediyor ama yaptığı işte de onları koruyor Elliot. İşte böyle bir ikilemle başlıyoruz diziye.
     
Ve asıl iplerin iyice gerilip kopmaya yaklaştığı yer ise, Elliot'ın dünya üzerindeki borcun %70'ini sadece bir şirketi batırarak silebileceğini söyleyen ve kendisine Mr. Robot diyen bir siber anarşistle karşılaşması. Buradan sonra işler bir hayli karışıyor. Sanırım fazlasıyla spoiler verdim bile artık bunu kesmem gerek . :)



           
Mr. Robot 2015 senesinde yapılmış en iyi dizi, şu ana kadar bir rakip çıkmadı (bazılarınız farklı düşünebilir ama gerçekler böyle) 1. sezon 10 bölüm sürdü ve sona erdi. (Zaten en iyi dizilerin hepsi ya 10 ya 12 ya da 13 bölümden fazlaya geçmiyor)
           
Daha güzel olanı da şu ana kadar bu tarz dizilerde olan saçmalıkların yaşanmamış olması, zaman boşlukları yok, açıklanamayan anlar yok. Her şey izleyicinin gözünün önüne serilmiş. Saçma sapan bölüm sonu açıklanan gizemlerden bahsediyorum. Bizden sır gibi saklanmaya çalışılan bizi meraklandırmaya çalışmalarına çok sinirleniyorum. Hepimizi gerizekalı yerine koyan dizilere. Çünkü hepimiz aslında sonunda ne olacağını anlıyoruz. ( bu genelde daha çok gizli ajanlı dizilerde olur. Hiç bir açıklama yapılmadan bölümün sonuna kadar sanki "biz" kaybediyormuşuz, kötüler kazanacakmış gibi götürülür ve gerçekte neler olduğu en sonunda ortaya çıkar). İşte Amerikan dizi sektöründe sevmediğim en başlıca şey. Türkiye'de de Ezel bunu bir zamanlar kullanmıştı ve çok tutmuştu hatırlarsanız. 
           
Mr. Robot beynimizle oynamanın yolunu bulmuş ve böyle ucuz yollara başvurmadan yapıyor bunu. Gerçek bir şaheser ve önümüzdeki yıllarda bundan çok daha iyi olmaması için hiç bir sebep yok. Müthiş bir potansiyel barındırıyor dizi. Oyuncu kadrosundan da bahsedelim. Rami Malek başrolde, Christian Slater Mr. Robot'ı canlandırıyor. Ve dizide adı gizli kalacak. Carly Chaikin,Portia Doubleday, Martin Wallström ise oyunculardan bazıları.
        
Rami Malek'i 2004 te Gilmore Girls'de 1 bölümde canlandırdığı Andy rolüyle görmeye başladık, daha sonra bir kaç film ve dizide daha yan rollerde oynadı Malek. 1-2 video oyunuyla da sesiyle yer aldı. Bu diziyle birlikte onu da daha fazla göreceğimize eminim. 

                                                              ,
Bu da dizinin fragmanı, fragmanına bile bayılıyorum. Dizide sanırım hoş olmayan tek şey gerçek hackerların yaptığı gibi değil de sadece bize karışık bir kaç yazı göstererek, anlamayacağımızı bilerek saçma sapan birbirine geçmiş yazıyı gösteriyorlar. Sanırım orada biraz salak yerine koyulduğumuzu kabul ediyorum. Çünkü anlamıyoruz. Çoğumuz anlamıyoruz. Anlayan varsa bana ulaşsın, öğrenmek istiyorum. İyi seyirler dilerim.

The Big Bang Theory (2007-)

     
Evet bugünkü devam eden dizimiz The Big Bang Theory. 4 süper zeki bilim adamı ve karşı komşu Penny'nin maceraları 9 sene öncesinde başlamıştı ve hala devam ediyor. Yapılmış en iyi komedi dizisi, tabi benim fikrim. Hem zeki, hem okul ineği hem de komik olunuyormuş demek ki :)
     
Dizinin yapımcısı Two and a Half Men'in de yapımcısı olan Chuck Lorre oyuncular ise Jim Parsons, Kaley Cuoco, Johnny Galecki , Simon Helberg ve  Kunal Nayyar'dan oluşuyor.
     
Bir apartman dairesinde yaşayan İki ev arkadaşının (Sheldon ve Leonard)'ın karşı dairesine Penny isminde yeni ve güzel bir kiracı taşınır. İşte hikaye burada başlar. Hiç birinin kız arkadaşı olmayan ve Penny gibi kızların " ezik "olarak nitelendirdiği 4 kişinin onunla ilişkileri anlatılmaya başlanır. 4 tane garip çocuksu ama kendi alanlarında dünyanın en zeki bilim adamları olan 4 arkadaş ve Penny'nin ilişkisine hayran kalacaksınız. Gerçekten izlemeye değen, her bölümü birbirinden komik olan bir dizi.



Breaking Bad - Efsaneler Serisi (2008-2013)

       
Bir efsaneyle karşınızdayım. Şöyle bir dizi düşünün 2 altın küre kazanmış ve toplam 119 tane ödül almış bir dizi. Harika 5 sezonun ardından tam da kıvamında bitmiş, gereksiz uzatılmamış ve suyu çıkarılmamış bir dizi. Milyonlarca insan izlemiş, finali günlerce konuşulmuş bir dizi. Evet Breaking Bad!
       
Dizi kendini kanıtlamış bir dizi, ama bakıyorum etrafımda izlememiş çok insan var, insanın "bu nasıl izlenmez" diyesi geliyor. Ve evet, bu izlemeyenleri gördükçe Breaking Bad'i paylaşasım daha çok geldi (bir de kendimce oluşturduğum 1 bitmiş dizi kotasını doldurmam lazımdı ama o başka bir hikaye).
         
Ben Breaking Bad sevmiyorum sözünü kabul bile etmiyorum. Çünkü bu dizi belki de yapılmış en iyi diziydi. Evet artık Game of Thrones tarzı diziler var onun için fazla da iddialı konuşmamalıyım ama breaking bad izlemediyseniz çok şey kaçırıyorsunuz, sadece izlemelisiniz.




         
Konuya geçiyorum; Lisede kimya öğretmenliği yapan Walter White, tam da hayatı rayındayken akciğer kanseri olduğunu öğrenir. Öleceğini düşünen Walter, öldükten sonra karısı ve engelli oğluna , yani ailesine para bırakmak için eskiden öğrencisi olan, uyuşturucu yapımında ve satışında ustalaşmış Jesse Pinkman'a ulaşır ve onu kendisiyle uyuşturucu işine girmesi için ikna eder. Ama daha da garibi Walter'ın eniştesi de Narkotik departmanında çalışmaktadır. 
            
Biri kimya alanında uzman bir öğretmen, diğeri ise bu çevreleri tanıyan tecrübeli bir eski öğrenci (şimdinin müptezeli). İkili Walter'ın uzmanlığı sayesinde piyasanın en saf Metamfetaminini üretecek ve uyuşturucu dünyasının en tehlikeli yollarına sokacak. 
            
Başrollerde muhteşem oyunculuğuyla Bryan Cranston ve Aaron Paul (Jesse Pinkman) vardır . Dizinin yaratıcısı ise Vince Gilligan'dır. 


                                                             

Son Söz: Evet anlattıklarım ve fragmanla birlikte bütün dünya izlemiş olsa bile burada olmayı hak eden diziyi tanıttım sizlere. Umarım yardımcı olabilmişimdir. 5 sezonu da heyecanlı muhteşem bir dramadan bahsediyoruz. İzlemeyen kalmasın. Şu anda Breaking Bad karakterlerinden avukat Saul'un içinde bulunduğu "Better Call Saul" isimli dizi de devam ediyor. Pazartesi günü ona da değineceğim.
,
Imdb Puanı 9,5 ve bu puan Game Of Thrones ile birlikte en yüksek puan almış 2. dizi yapıyor Breaking Bad'i iyi seyirler

The Ballers (2015-)

         
Geçtiğimiz yaz yayınlanmaya başlayan 2015 yapımı The Ballers'ı anlatacağım şimdi de size . Hepimiz Amerikan Futbolu'nun ne olduğunu biliyoruz(hepimiz tam olarak bilmiyor olabiliriz, sonuçta ülkemizde çok yaygın değil). Ama onların hayatlarını tam olarak bildiğimiz söylenemez(gerçi bu bütün profesyonel ve göz önünde bulunan sporcular için geçerli) . Evet onların hayatlarının içlerine gireceğiz, profesyonel yaşantılarına, menajerlerine, gece hayatlarına(özellikle gece hayatlarına çünkü dizinin 4/3 ü gece hayatı ve seks olarak geçiyor aslına bakarsanız).
         


       
Yorumlamaya geçeyim, çünkü bu diziye karşı çok doluyum . Dizi bir spor dizisi gibi başıyor ama sadece seks seks seks. Dizi sadece Dwayne Johnson üzerinden prim yapıyor sanki diğer oyuncular yok bile ortada. Dizinin yazarları her kimse çok kötü yazıyor ve her diyalogda acaba kapatsam mı kapatmasam mı ikileminde kalıyorsunuz.. Dizinin içindeki her şey yapmacık, uyuşturucu kullanan sporcular klişesi çok var, seks hayatına çok düşkün sporcular da aynı şekilde çok fazla. Kişiler arasındaki arkadaşlık bağları çok sahte ve dizi de daha önce de bahsettiğim gibi tek bir iyi oyunculuk var Dwayne Johnson. Onun da çok daha iyi bir diziyi hak ettiğini düşünüyorum.
         
Dizide hiç bir karakteri tam olarak tanıyamıyorsunuz ilk sezonda, herkes çok sığ geliyor izlediğinizde. Hiç kimse tam olarak ve iyi tanıtılmıyor bizlere. Sadece gece hayatlarına odaklanılıyor. Futbolcuların anlatıldığı bir diziden çok "memelerin" anlatıldığı dizi konumunda bence.
        
İyi taraflarına gelirsek diyalogları fazla önemsemezsek eğlenceli bir dizi, oturup kafa dağıtabiliriz ve 1-2 aksiyon görebiliriz. 
        
İyi tarafları ne kadar kısa geçtiğimi farketmişsinizdir. Sadece başrol oyuncusu ve 1-2 gülünecek sahne dışında iyi taraf bulamadım ben. Ama popüler bir konu ve Amerikalılar Amerikan futbolunu da çok seviyor. İçinde Amerikan futbolu varsa en az 3 sezonu oluyor bir dizinin ki The Ballers'da 2. sezon onayını daha ilk sezon bitmeden kapmıştı. Reytingler yüksek ve dizi seviliyor. 
        
Ben yine de HBO'da son zamanlarda izlediğim en kötü dizilerden biri olarak görüyorum. Eğer gerçek bir dizi arıyorsanız izlemeye başlamayın bile derim. Kafa dağıtacak  ve kendinizi oyalayacak bir şey arıyorsanız o zaman başlayabilirsiniz(Dwayne Johnson fanıysanız da olabilir). Klişelerle dolu ve kendi içinde bile bağlantıları kaçıran bir dizi izlemeye hazır olun derim. İyi seyirler dilerim.

                                                                                     IMDB puanı : 7,5
                                                         
Puanın kaliteye göre çok fazla olduğunu düşünüyorum. Kendi verdiğim puan 6 onu da belirteyim :)

Prison Break (2005-2009) ve Geri dönüşü

       
Bugünkü daha önce gösterilmiş ancak bitmiş diziler yazımızda sırada başka bir efsane var, Prison Break Wenthworth Miller ve Dominic Purcell başrollerde. Ayrıca müthiş oyunculuğuyla Robert Knepper T-Bag rolünde harikalar yaratıyor. Adından da belli olacağı gibi dizi tam bir "kaçış" dizisi. Her bölümünde muhteşem bir heyecana sahne olan dizi, haksız yere hapse atıldığını düşündüğü abisini hapishaneden ve ölüm cezasından kurtarmak isteyen Michael Scofield'ın kusursuz bir plan yapmasıyla başlıyor.
       
Lincoln Burrows (abi )'un işlediği söylenen suçtan kurtulmak gibi bir şansı olmadığını anlayan Michael onu hapishaneden kaçırmak için hapse girer, devlette bu işin içindedir ve temize çıkmak için çok uğraşmaları gerekmektedir. Michael planını uygulamaya sokar ve hapse girer bu günden sonra hiç bir şey aynı kalmayacaktır, kaçış başlıyor.


Geri Dönüş!!!

         
Birazcık eskimiş gözükebilir, ama bir arşive olmasını mutlaka isteyeceğiniz bir diziden bahsediyoruz. Ve artık izlemeyenin kalmaması gerektiğini düşünüyorum. İzlemediyseniz mutlaka izleyin çünkü, Prison Break 7 yıl sonra geri dönüyor söylentileri var şu anda.
         
        
Fox'ta 2005-2009 arası gösterilen dizi tüm dünyada çok sevilmişti ve bitişiyle herkesi şok etmişti.
          
Kanalın patronları Dana Walden ve Gary Newman dizinin 2 ana karakteriyle birlikte 2016 yılında geri döneceğini açıkladı. (Hatırlarsanız 2'li kısa zaman önce Flash'ta suç ortağı olarak da karşımıza çıkmıştı).
          
5. sezonun 10 bölümden oluşacağı konuşuluyor. Ama unutmadan şu an için bunlar spekülasyon ve dizinin fragmanı yayınlandığında ilk yayınlayanlardan biri de ben olacağım, en çok sevinenlerden biri olacağım da kesin :) 
          
         
Not: 5. sezon geliş haberini gazetelerden okuduğum için sizlerle paylaşıyorum, sadece bir spekülasyon olsaydı burada paylaşmazdım. 

        
Unutmadan, diziyi bitirdiyseniz ve dizi bittikten sonra çıkan Tv filmini izlemediyseniz olmaz. Prison Break- The Final Break isimli filmi de izlemeyi unutmayın 2009 yapımı ve dizinin devamıdır, sonudur. İzlemeyenler ve hatırlamak isteyenler için aşağıda dizinin fragmanı bulunmaktadır.


                                                                                     Imdb Puanı : 8,5

                                                          


       Evet bunu yazma sebebim de yine gün içerisinde "en az " 1 devam eden, 1 adet bitmiş ve 1 adet yakın zamanda başlamış dizi tanıtımı yapmak istememdir. Umarım beğenirsiniz. 

30 Ekim 2015 Cuma

The Americans (2013-)

            Evet daha önceden başlamış ve halen devam etmekte olan bir dizimiz daha The Americans. 2 Rus ajanın Amerika'da, "Amerikalılaşma " hikayesindeyiz.İlk bölümü çok tatmin edici olmasa da 2. bölümden itibaren konuya giriyorsunuz ve alışmaya başlıyorsunuz. Ama yine de benim bazı şikayetlerim olacak. Başroller ve oynadıkları karakterler inandırıcılıktan çok uzaklar, sizi heyecanlandıramıyorlar bence. Daha doğrusu dizi komple heyecanlandıramıyor. Yani bir Homeland veya Alias havası olduğunu düşünmüyorum. Evet gizli ajanlı ve konusu insanı heyecanlandıran bir dizi ama oyunculuklar için aynılarını söyleyemeyeceğim (sadece başroller).
          Başka bir açıdan da yan rollerdeki oyuncular mükemmel. Bir çok diziden tanıdığımız çok deneyimli oyuncular var, onların günü kurtardığını söyleyebilirim. Dizi 4. sezona geçmek üzere yani anlayacağınız başarılı gidiyor. Dizi hakkındaki yorumlar da her daim güzel. Benim diziyle ilgili tek derdim, başka dizilerde olduğu gibi hikayenin içine dahil olamadım, bana inandırıcı gelmiyor, beni o yaşanan ana götüremiyor bir türlü dizi. Sadece izliyorum ve kapatıyorum. Anlayacağınız seçim sizin. İlk seçimim olmasa da 3 sezondur izlediğime göre bir yerde, bir şekilde seçmişim. Ve belki de konuyu siz benden daha çok seveceksiniz buna izlemeden karar vermeyin.


         Tekrar söylemeliyim, Americans kurgu olarak çok başarılı bir hikaye. Amerika'daki Rus ajanlardan orada yaşayan ve halk arasına karışan, emir geldiği anda başka birine dönüşen ve her biri birer Amerikan ailesi gibi görünen insanlardan bahsediyoruz. Ve onların peşindeki FBI'dan. FBI'ın oluşturduğu gizli CI ofisi Rus ajanları tek tek yakalama görevi alıyor. Ve bu aile gibi gözüken belki de bir Amerikalıdan bile daha Amerikalı olan Rusları avlamaya başlıyorlar. 
          Evet dizi Amerikan dizisi ve bunu her alanda belli ediyor. Rusların açısından bakmaya yaklaşamamış bile bence. Amerikalıların neden bu diziye bayıldığı da aslında buradan anlaşılıyor. Bir deneyin derim ama benim yorumum maalesef olumsuz. 

IMDB Puanı : 8,3

                                                         

Casual (2015-) - Yeni Dizi İncelemesi 4

     
Bir yeni dizi daha. Bu sefer tarzı komedi olan bir diziyle karşınızdayım. He çok mu güldün, gözünden yaşlar mı getirdi derseniz hayır diyeceğim, onu biliyorum. Ama gülümsetmedi ve hiç zevk vermedi dersem yalan söylüyor olurum.
       
Fena değildi dizi iyi bir başlangıç yapmış. Biraz geç izleyebildim açıkçası çünkü başta konusu ilgimi çekmemişti. İzledikten sonra paylaşmaya değer buldum, izlerseniz siz de sevebilirsiniz diye düşünüyorum
       
Birazcık konusuna değineyim diyorum;
       
Kocasının kendisini genç bir kızla aldatması sonucu ondan ayrılan ve bekar kardeşi Alex'in yanına ergen kızıyla birlikte taşınması ve duygusal, romantik olarak birbirlerine yardımcı olmalarıyla başlıyor dizi. Evet bizler gibi yaşamıyor bu arkadaşlar, küçük bir kız baya bir özgür yaşıyor. Açıklamak gerekirse dayısı onu sevişirken gördüğünde sadece devam ediyor. Beni bozmadı, sizi de bozmazsa izleyebilirsiniz.
       
Alex bir randevu sitesi sahibi oradan para kazanıyor, Valerie psikolog ve Laura öğrenci.



       Dizi 25 dakikalık bölümlerden oluşuyor ve genel olarak beğenilmiş durumda. İlk bölümler yayınlandı ve daha 2. sezon durumu belli değil. Zaten dizi muhteşem bir sükse yapmamışsa en gergin sezonlar ilk sezonlardır. Çünkü 2. sezon onayı almak biraz zordur. Diziyle ilgili söylenecek bir şey de sürprizlerle dolu ve sizi şaşırtıyor oluşu, başlangıcı, ilk bölümün girişi çok iyiydi. İzleyince anlayacaksınız. İzlemenizi tavsiye ediyorum. Tamam bir başyapıt olduğıunu söyleyemem ama vakit geçireceğiniz ve aslında " herkes için olmayan dizi" sınıfına koyacağım bir dizi.
         
Başka sitelerin izleyici yorumlarını da kontrol ettiğimde dizinin genel olarak beğenildiğini görebiliyoruz. Zaten beğenmemeniz için de bir sebep yok. İlginç ve gelecek vaat eden bir konuyla başladı umarız öyle gider. İyi seyirler
        
Yönetmen koltuğunda Jason Reitman oturuyor
        
Oyuncular ise Mikaela Watkins, Tommy Dewey, Tara Lynne Barr var ve hiç de fena değiller.

                                                               

The Last Kingdom (2015-) - Yeni Dizi İnceleme 3

          Bir yakın zamanda yayınlanmaya başlamış diziyle daha karşınızdayım. Pilot bölümü ve 2. bölümü olağanüstüydü. Hemen konuya geçeyim, izleyeli çok az oldu ve yazmak için bekliyordum
          872 yılındayız şu anda İngiltere olarak bildiğimiz topraklar üzerinde bir çok birbirinden ayrı Krallıkların olduğu zamandayız ve bu krallıklar Danimarkalılar (Vikingler) tarafından işgal ediliyor. Sadece büyük krallık Wessex kalıyor ve o da Kral Alfred tarafından yönetiliyor.           Danimarkalılarla yapılan başarısız bir savaşın ardından bölgenin bütün kralları öldürülüyor ve Uhtred oğlu Uhtred babasının ölüsünün yanından esir olarak alınıyor ve bir Danimarkalı olarak yetiştiriliyor. Danimarka'da bir esirken Ragnar tarafından kendi oğluymuş gibi yetiştirilen Uhtred kendini Danimarkalı olarak görmeye de başlıyor , onların yaşam tarzına uyum sağlıyor Uhtred. Ta ki baba dediği 2. kişi de başka bir baskında ölene kadar. 1 bölümde çocukcağız kimi baba gibi gördüyse hepsinin ölümünü izledi, yazıktır :) . Ve asıl konu burada başlıyor.
          Uhtred doğduğu topraklarda hakkını geri istiyor. Ama tek bir sorun var  daha önce hiç sorgulanmadığı kadar bağlılığı sorgulanıyor. Uhtred Danimarkalı'lara bağlı ve acaba Danimarka'lı mı yoksa İngiliz mi ? Seçmeye zorlanacak, aynı küçükken olduğu gibi.
         Uhtred şimdi hakkı olanı istemeye gidiyor, kralın oğlu olarak, koparıldığı ülkesine geri dönmek ve orada kral olmak istiyor, doğuştan gelen hakkını arıyor. Uhtred iki güç arasında (Danlar ve İngilizler) tehlikeli bir yola giriyor. Ülkesini tekrar ayağa kaldırmak, yeni bir ülke kurmak istiyorsa, topraklarını geri kazanmak istiyorsa bu yolda ilerlemek ve başarılı olmak zorunda.

        
BBC bu dizi için 10 milyon sterlinlik bir harcama yaptı ve Game of Thrones, Vikings gibi dizilere rakip olarak hazırladı. Bernard Cornwell'in "The Saxon Stories" adlı kitabından esinlenildi, daha da doğrusu kitaptan uyarlandı.

      
Yukarıda yazılan konu bir yana, dizi harika. Akıcı, savaş sahneleri çok güzel ve diğer dizilere göre daha az politika ve daha çok gerçekçilik barındırıyor. Çok umut vaadettiğini söyleyebilirim şahsım adına. Ve yeni başladığından dolayı daha hiç bir şey kaçırmadınız. Hemen başlayıp yetişebilirsiniz. O zaman neyden bahsettiğimi daha iyi anlayacağınıza eminim. Vikinglerin elinde yetişmiş bir İngiliz soylusunun hikayesi, tahtın varisinin hikayesi ve onun bu tahtı ele geçirip, büyük İngiltere'yi kurup kuramayacağı sorusuna yanıt arayacağız bu yeni dizimizde. 
       
Dizinin en güzel yanlarından biri ise tarihsel açıdan çoğu alanda doğru gidiyor oluşu bana kalırsa. 
       
İlk sezon 8 bölüm olacak ve daha 2. sezonun gelip gelmeyeceği belli değil. Ben geleceğine inanıyorum. Umarım da haksız çıkmam. Dizi güzel, istenen reytingleri de alırsa 2. sezon olmaması için hiç bir sebep yok
       
Dizi BBC Amerika'da yayınlanıyor yani İngiliz-Amerikan ortak yapımı bir dizi. Hemen oyunculara geçmek istiyorum.
        
Başrolde Alexander Dreymon var ve rolüne kesinlikle yakıştığını söyleyebilirim. Nicholas Rowe ve Emily Cox ilk sezonda yan rollerde. Dizide Ian Hart ve Tobias Santelmann gibi isimlerde yer alıyor. Bakalım 1. sezon neler getirecek izleyip göreceğiz. 2. sezon olacak mı bilinmez. Ama benim ilk gözlemime göre bir göz atmanızda fayda olduğunu düşünüyorum. İyi seyirler
       
Not : Ben kitabı okumadım açıkça söyleyeyim. Ama diziyi tek eleştiren kesim, kitabı okumuş kesim bunu da belirteyim. Genelde klasiktir aslında, kitabı beğendim ama dizi/filmini beğenmedim diyenler çoktur. Bence kitabı okuduysanız bile önyargısız yaklaşmanızda fayda var.

                                                          

Bu da fragman izleyince izleme isteğinizin daha da uyanacağını düşünüyorum.
Dizinin Imdb Puanı ise :8,5 şu an için. 

       
Son Not : Bence izlemeden geçmemeniz gereken bir dizi, üzerinde çok emek var, senaryosu üzerinde çok çalışılmış bir eski zaman hikayesi. Zamanınıza değeceğini düşünüyorum, en azından deneyin.
         

29 Ekim 2015 Perşembe

Shameless (2011-)

          Sıra geldi bir favorime daha. Shameless(Utanmaz). Evet Frank Gallagher'dan bahsediyorum ve ailesinden. İzleyebileceğiniz en iyi dram/komedi dizisi. Dram ve komedi olarak geçiyor olabilir ama aslında daha çok "Trajikomik" diyebilirim.  Senaryo 5 sezondur harika ilerlemekte ve bu aileye her sezonda daha da yakınlaşmaktasınız. Her biri pisliğe batmış bir aile düşünün, hiç kimse düzgün yaşamıyor. Çöplük gibi bir ev, alkolik baba , terk edip giden bipolar bir anne yaşı 2-20 arasında olan 6 çocuk. Aileyi ayakta tutmaya çalışan büyük abla Fiona her gece tuvalette sarhoş olmuş ve kusmuş bir halde uyuyan baba Frank. Okumaya çalışan, karşılarına çıkan bir sürü zorlukla yüzleşmeye çalışan Philip ve Ian, daha çok küçük olan Debra ve Carl ve de bir bebek siyahi bir bebek, kimden olduğunu kestirmek zor. Aslında hayatlarının ileri dönemlerinden de bahsetmek isterdim, ama izlemeyenler olabilir ve bu bir spoiler verme sitesi değil :) .
        Geçelim komşulara namı diğer "V" ve "Kev" dizideki en fantastik hayata sahip çift diyebiliriz sanırım onlar için.
        Dizide oynayan başroller olsun, yan roller olsun, hatta konuk oyuncular olsun. Her şey 4/4 lük.  Kötü bölümler yok mu tabi ki var hemen hemen her dizide olduğu gibi. Ama açılış müziği ve videosu bile sizi neşelendirmeye yetebiliyor.





        Oyuncu kadrosundan da bahsedeyim biraz. Evet çoğu Shameless dışında görmediğiniz kişiler olacak, çünkü başrollerin yaş ortalaması (en azından başladığı zamanlarda) biraz küçük. William H. Macy, Emmy Rossum, Ethan Cutkosky,Shanola Hampton, Jeremy A. White, Emma Kenney, Cameron Monaghan ve Kevin Ball.  Yapımcılar ise John Wells ve Paul Abbott
           Uzun uzun bahsetmem ve övmemden diziyi ne kadar sevdiğimi anlamalısınız, her bölümü her sezonu güzel olan bu diziyi sakın kaçıran olmasın. Frank, Fiona ve diğerleri izlemeye değer. Genel olarak beğenilmesine karşın ben son sezondan daha iyisini beklerdim. Umarım 6. sezon daha güzel gelecek. İzlerseniz 5. sezon hakkında sizin neler düşündüğünüzü duymak isterim.
                                     IMDB : 8,2

                                                        


                                                              Bonus : Emmy (Fiona) Rossum'ın farklı bir yönü
                                                        




The Blacklist (2013-)

         
The Blacklist... Gerçekten güzel dizi. Hemen birazcık açıklayayım ama öncelikle bir memnuniyetimi paylaşayım bu diziyle ilgili. 22 bölümlük dizileri sevdiğimi şimdiye kadar çok kez söyledim ve yine onlardan biri. 22 bölüm olduğunda arada boşluk bırakmıyorlar, bazen arada alakasız bölümler olsa da ( doldurmak için ) yine de daha detaylı oluyor ve sezon 3-4 ayda bitmemiş oluyor. Blacklistte bunlardan biri. Elizabeth "Liz" Keen kocasıyla birlikte çocuk evlat edinmeye çalışan ve yeni FBI'a yeni atanmış bir profiler (suçlularla ilgili kişilik ve davranış analizi yapan kimse) dır. Redmond "Red" Reddington; FBI'ın en çok aranan 10 kişi listesinde olan bir isim ve Elizabeth yeni işine atandığı gün ortaya çıkar ve FBI'a teslim olur. Sadece ve sadece Elizabeth Keen'e konuşacağını söyler. Ona konuşması karşılığında da önemli bir suçluyu ele vereceğini söyler. İşte dizi böyle başlıyor. Ve ilk bölüm kesinlikle diziyi izlemenize karar vermenizi kolaylaştıracaktır. Çünkü harika bir ilk bölümü var.


How I Met Your Mother (2005-2014)

        Tekrardan merhabalar. Karşınızda yakınlarda bitmiş 9 sene boyunca devam etmiş ve yeni Friends versiyonu diyebileceğimiz How I Met Your Mother ile karşınızdayım. 9 sene boyunca Ted Mosby'nin hayatının aşkını bulmaya çalışmasını izledik. 20 dakikalık her bölümde bir çok kez güldürdüler bizi. Kadın avcısı Barney, Lily, Marshall ve tabi ki benim dizi de en sevdiğim olan Kanada'lı Robin.
         Dizi hakkında izlemeyenlerin bile az çok fikri olduğunu düşünüyorum. Herkesin az çok bir şeyler bildiğini düşünüyorum. İzlemediyseniz, yarım bıraktıysanız da tamamlayın çünkü sonu çok güzel ve sürprizli. Son sezon değil sadece son bölüm tabi. Çünkü son sezonu beni sıkmıştı, sanki zorla yapılmış gibiydi.



         Böyle uzun süren dizilerde en sevdiğimse oyuncuların yaşlanması ve senaryonun ona göre şekillenmesi. How I Met Your Mother'da yıllar ilerledikçe kişilikler çok güzel şekillendi, sürekli değişti karakterler. Bazı değişmeyen şeylerin yanında, yaptıkları, davranışları, hayata bakışları değişti. Aslında komedinin yanında bize insanların ne kadar değişebileceğini gösterdi, zaten biz de diziyle birlikte yaşlandıkça değiştik. 
          Ted Mosby hayatının aşkını arayan bir mimardır ve çocuklarına sürekli geçmişi anlatmaktadır. Çocuklarının annesiyle nasıl tanıştığını çocuklara anlatmasıyla dizi başlar. En yakın arkadaşları, üniversiteden beri birlikte oldukları Marshall ve Lily, aralarına sonradan katılmış gazeteci Robin ve daha da sonra katılan, ne iş yaptığı dahil bilinmeyen Barney. 
          Bütün karakterlerin yanında insanların en sevdiği Barney oldu tabi ki , sevimliliği , çapkınlığı, girdiği şekiller, "Bro Code" kitaplarıyla Barney bambaşkaydı. Her bölümünü ayrı seveceğinizi düşünüyorum. İzlemediyseniz hemen başlamalısınız. İyi seyirler 

                              Imdb Puanı : 8,4

                                                        

Yeni Dizi İncelemesi 2 : The Man In the High Castle (2015-)

           
Belki de romanını okumuş olabilirsiniz bu dizinin, Philip K. Dick 1961 yılında aynı isimli romanı yayınladı. Ve bu romanda 2. dünya savaşını "Allies" kazanmamıştı Almanya ve Japonya kazanmıştı. Amerika, Rusya vs mağlup edilmişti. Dünyanın o günden sonraki alternatif bir versiyonunu yazmıştı Philip K. Dick. Japonya ve Almanya savaşı kazandıktan sonra her yere kendilerine bağlı "kukla" devletler kurarlar. ABD'nin bir kısmı Japonya tarafından işgal edilmiş ve İtalya tüm Akdeniz'i ele geçirmiş durumdadır. Bu sırada Almanya'nın SS birlikleri dağıtılmış ve yok edilmiştir. Başlangıcı ise şöyle. Almanya ve Japonya arasında soğuk savaş başlar. Hitler'in yerine seçilen Borrmann Ay, Mars ve Venüs'te koloniler kurar ve en ileri ülke gördüğümüz üzere Almanya'dır. Rufus Sewell, Luke Kleintank ve Alexa Davalos başrollerde
           
Dizinin yönetmeni ise Ridley Scott ve yapımcısı Frank Spotnitz
         
Sezonun ilk 2 bölümü erken yayınlandı ve devamı 20 kasımda gelecek. 2 bölümlük Pilottan dizinin harika olduğunu çoktan anladık. Sadece bekleyeceğiz yeni bölümlerin gelişini

           
Başlanması gerektiğini düşünüyorum. En azından sadece yazılmış olan kitap bile bunu hak ediyor. İlk 2 bölümden ben hoşnut kaldım açıkçası güzel işlenmiş. Döneme dair bir eksik bulamadım . Bu alternatif versiyon olayı belki bazı abartı kaçan yerleri olsa da aslında olabilecek bir şeydi. Eğer Almanya'nın savaş sırasındaki hataları olmasa, o kadar çok açılmasa belki de kazanmış olacaktı ve şu anda Rusya-Amerika  yerine Almanya-Japonya süper güç olacaktı dünyada. The Man In the High Castle'da daha farklı işleniyor her şey . 
             
Eğer tarihe ilginiz varsa bu sefer de "alternatif tarih" ile ilgilenin derim. Bu paralel dünyada işler bizim bildiğimiz tarihten çok farklı. Ve ben izlemenizi tavsiye ediyorum . Bize "ya öyle olsaydı" dedirtecek. Biraz da taraflı ve Amerikan olmayanı "şeytani" göstermesinin dışında kalite olarak üst sınıf bir dizi.

                                                          

Imdb puanı 8,4

Homeland (2011-)

          
Bir "başarılı bulduğum ama çok da sevmediğim dizi" tanımıma daha hoş geldiniz. Evet ne yalan söyleyeyim izlediğimde sadece merakıma söz geçiremeyip izlediğim bir dizi. Aslında güzel, kurgusu, senaryosu ama ne bileyim ısınamıyorum Homeland'e, oyuncular soğuk geliyor bana.
          
Aslına bakılacak olursa çok da ilginç bir hikayesi var. Adrien Brody Irak'ta görev almaktadır ve orada kayıplara karışır.8 yıl Irak'ta El Kaide tarafından rehin alınır ve türlü işkencelere maruz kalır. Ve tabi burası Amerika döndüğünde de sorgusuz sualsiz "kahraman" kabul edilir . Ondan sadece tek bir kişi şüpheleniyordur o da CIA ajanı Carrie Matthison'dır. Carrie, Adrien'ın karşı tarafa, El Kaide tarafına geçmiş olabileceğini ve bir saldırı planladığını güçlü bir şekilde şüphelenmektedir. Orada geçen 8 yılın bir insanı değiştireceğini düşünmektedir.
          
Başrolde Emmy ve Altın küre ödüllü Claire Danes yer alıyor. Adrien Brody'i canlandırmak ise Rupert Friend'e düşmüş durumda. Dizinin yaratıcıları Alex Gansa ve Howard Gordon.




           
Homeland, ödüllü oyuncuların bulunduğu çok başarılı bir politik drama dizisi. Ama Arap halklarının ve ülkelerinden çok büyük tepki görmekte. Son olarak Arapça duvar yazıları yazdıran dizi ekibi Arap'ların oyununa geldi ve duvarlara "Homeland yalancı" "sizi kandırıyorlar" "ırkçı Arap düşmanları" gibi yazılar yazdılar ve dizi öyle çekildi. Dizi setinde 1 Arapça bilen kişi olsa ve bunları önce ona kontrol ettirselermiş keşke demeden edemiyorum. Evet dizi bir kurgudan da öte, orta doğu üzerindeki Amerika etkisini de anlatıyor, politikasını da az çok anlatıyor. Ve ne kadar taraflı ne kadar tarafsız olduğuna siz karar verin.
           
Amerika'da dizi ve film sektörleri her zaman savaştan beslenmiştir ve kendini övmeye bayılır. Her zaman savaşlarını haklı çıkartmışlardır ve her zaman haksızlığa uğramışlardır . Son yıllarda Amerikan dizi ve sektöründe bu anlayış biraz kırılmaya başladı, artık aynaya da bakmaya başladı Amerikalı sanatçılar. Bu dizi de onlardan biri diyebilirim. En açık ve net olanı değil ama onlardan biri. İyi seyirler
Imdb Puanı : 8,4

       

The Mentalist (2008-2015)

         Bir çok sevdiğim dizi daha... Sanırım dizilerdeki "güçlü" lerdense ben " zeki " leri tercih edenlerdenim. Patrick Jane'de onlardan biri. Dizinin artıları ve eksilerine geçersek. Akıcı ve sürekli kendini izletmesinin yanında sezon içinde "sanki bu bölüm oynamamış mıydı?" dedirtecek çok an yaşanıyor bence. Bölümler birbirine o kadar benzeyebiliyor ki karışıyor. Ama yine de 7 sezonluk çok sevdiğim bir dizi olduğu gerçeğini değiştirmiyor bunlar.
         Patrick Jane ukala olabilir kendini beğenmiş, insanların sinirlerini bozan bir "medyum" ve bu adam görebileceğiniz en zeki adamlardan biri. Zihnini kullanmayı öğreniş şekli hepinizi şaşırtacak.
         Bir insanın "The Mentalist" 'i beğenmeme lüksü olduğunu bile düşünmüyorum. Sadece birazcık konusunun çok "Red John" odaklı olması bir yerden sonra "yeter" dedirtebiliyor diyebilirim. Dizinin yapımcısı Bruno Heller ve oyunculuklarda, kesinlikle harika bir performans sergileye Simon Baker başrolde ve Robin Tunney var.



            Çok tanınmış bir medyumun,  Kaliforniya araştırma bürosuyla danışman olarak çalışmaya başlaması ile başlıyor hikaye.Çok kazançlı medyumluğu bırakıp burada çalışmaya başlamasının sebebi ise, ünlü seri katil Red John'ın karısı ve kızını öldürmesi. Artık Patrick Jane'in tek hedefi budur, hayattan tek beklentisi budur. Tek istediği intikam. Ve onu bulma yolunda çok farklı maceralar yaşayacaktır.
          Son olarak Mentalist belki en iyi dizi olmayabilir ama Patrick Jane karakteri kesinlikle tanınması gereken bir karakter. Dizi sizi sıksa bile karakterler sizi hep dizinin içinde tutmayı başaracaktır. "Sıksa bile" dedim bunu sıkıcı olduğu için değil, öyle olsa bile karakterler çok iyi analiz edilmiş ve çok iyi oluşturulmuş.


Imdb puanı : 8,1

                                   

Limitless (2015-)

         
Bir uyuşturucu düşünün, hap düşünün. Onu aldığınız anda dünyanın en zeki insanı oluyorsunuz. Ama çok kısa bir sürede sizi yiyip bitiriyor ve ölüyorsunuz. Şimdi de o ilacın sizi dünyanın en zeki insanı yaptığını ve öldürmediğini düşünün. İşte şimdi Brian'ın dünyasındasınız. Brian tüm hayatı boyunca bir şeyler kovalamış ama sonunda hiç bir şey olmadığının farkına varmış bir genç . Ta ki NZT 'yi keşfedene kadar.
         2011 yapımı, Bradley Cooper'ın başrolde oynadığı Limitless filminin televizyon uyarlaması olacak bu dizide Brian Finch'in NZT isimli bir uyuşturucuyla değişen hayatı konu alınacak.





           
Başrollerde Jake Mc Dorman ve Dexter'dan da tanıdığımız Jennifer Carpenter yer alıyor. Yapımcılığı ise Craig Sweeny üstlenmiş durumda. Şu anda ilk sezon devam etmekte ama 2. sezon onayı şimdiden alındı bile. Ki bu kadar tutmasının sebebi de belli. Dizi gerçekten çok iyi ! 2011 deki filmin çok daha iyi bir devam versiyonu gibi. Kurgu çok iyi, senaryo çok iyi tipler cuk oturmuş ve ilacın etkileri çok güzel işlenmiş. Filmdekinden çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim ben.
            
Dizinin yapımcılarından biri de 2011 deki filmde başrol oynayan Bradley Cooper ve iyi çalıştıkları belli oluyor. %100 önerebileceğim bir dizi. Eğer filmi izlemediyseniz öncesinde ona da bakmanızı öneririm, çünkü onun devamı gibi gidiyor birazcık da. Daha doğrusu film izlenirse çok daha iyi anlayabileceğinizi, öncesini de kavrayabileceğinizi söylüyorum.


            
Dizinin 1 sezonu 22 bölümden oluşacak. Aslında bu tarz 22 bölümlük diziler yerine 10-13 bölümlük diziler bu aralar daha ön plandaydı. Tekrar bir "22 liğin" ortaya çıkmasına sevindim. Dizi eğlenceli olacak gibi gözüküyor, bence deneyin derim. İyi seyirler.




Dizinin Fragmanı da burada.
Imdb Puanı : 8,1 (açıkçası yükselmesini bekliyorum dizi böyle devam ederse, tabi daha çok yeni olduğundan büyük konuşmayalım)

Dexter (2006-2013)

          Biraz eskilere döneyim dedim, özellikle favorilerimi yazayım. İlk olarak Dexter ile başlıyorum. Bebek yüzlü katilimizle. 5 sezon boyunca kötüleri cezalandırdı, sadece kötüleri öldürürdü çünkü babası ona öyle öğretmişti. Gerçi bir babanın oğluna (üvey) öldürmeyi öğretmesi de ironik ama başka çaresi yoktu, çünkü Dexter dayanamıyordu. Her şey böyle başlamıştı. 2008 de o heyecanlı günler. Yeni sezonlar gelmek bilmez, geldiklerinde de heyecandan hemen geçip giderdi. Her bölüm heyecanlıydı, her bölüm gerilimliydi. Ve en güzel anlar hep Dexter'ın her tarafı poşetlerle kapladığı anlardı... Heyecanla beklerdik Dexter'ın kötü adamı öldürmesini. Dexter kötü değildi, kötünün iyisiydi. Miami'de yakalanamayan kötüleri yakalayan ve "kendi yoluyla" cezasını veren ince ruhlu bir katildi.








          Kadrosunda Michael C. Hall, Jennifer Carpenter ve David Zayas'ı bulunduran Dexter, Emmy ve Altın Küre ödüllü bir dizi.
         Ne olursa olsun 1. sezonu hiç bir sezonuna değişmem, ancak 8 sezonun hepsinin de birbirinden güzel olduğu ayrı bir konu. Evet Dexter izlemeyen çok şey kaybetmiştir, çünkü belki de Amerikan, hatta dünya dizi tarihinin en sıra dışı karakteridir. Sosyal, herkesin çok sevdiği bir seri katil. Hem de ne seri, izleyince göreceksiniz. Bir seri katil ne kadar sevilebilir sorusuna cevap arıyorsanız Dexter izleyin. Aramıyorsanız da izleyin çünkü seveceksiniz.
          Fazla gerilip, bölümleri yarıda kapatıp sonra izlediğimi bilirim Dexter'ı. Her dizi severin izlemesi gereken bir dizi Dexter. Sakın izlememezlik etmeyin. Herkese iyi seyirler.
Burada da fragmanı. Bunu izleyince bile insan heyecanlanıyor.

Imdb Puanı 8,9

Fringe (2008-2013)

     
Sizlere kesinlikle izletmek istediğim ve tavsiye ettiğim başka bir diziye geçiyorum FRINGE. Belki de bilim kurgu alanında en iyi dizi, en uçlara çıkabilen dizi. Dizi başladığında eminim hiç kimse o kadar uç noktalara gidebileceğini düşünmüyordu, hatta o kadar uçlara gitti ki en sonunda kimse anlamamaya başladı ve anlamayınca zeka seviyesi düşük arkadaşlar izlemeyi bıraktı. Biz de böylece Fringe'den mahrum kaldık. Reyting almadığı dolayısıyla 5. sezonda son buldu. Asla unutamayacağım, her bölümünü heyecanla izlediğim bir diziydi.
         
Fringe bambaşkaydı, paralel evrenler, paralel evrendeki "diğerleri" karakter farkları, dünya farkları o kadar uçlarda yaşatıyordu bizi. Ve her 45 dakikanın sonunda "ben nerdeyim, ne oluyor" dedirtiyordu bizlere.




             
Azıcık da genel konusundan, her şeyin nasıl başladığından bahsedeyim sizlere, izlemenize de yardımcı olur diye düşünüyorum. 
            
Hamburg-Boston seferi 627 no'lu uçak, yolcular ve mürettebat kimyasal saldırıya maruz kalmış halde Boston'a iniş yapıyor. Bu kimsenin anlamadığı olayı açıklığa kavuşturması için de FBI özel ajanları Olivia Dunham ve sevgilisi John Scott görevlendiriliyor.Scott'ın bir patlama sonucu komaya girmesi ile Olivia harekete geçer (dizinin başlangıcında bu patlama açıklanamıyor, sebebi bilinmiyor). Bunun üzerine Olivia bir zamanlar hükümetin gizli deneylerinde çalışmış, 17 senedir akıl hastanesinde kapalı kalan Walter Bishop'a ulaşıyor. Ve yıllarca üstü örtülen doğaüstü deneyin tekrar canlanması aracı oluyor. Bununla birlikte, günümüz biliminin, geleneksel bilimin açıklayamadığı olayları incelemek üzere İç Güvenlik Teşkilatının en üst düzey ajanlarından Philip Broyles denetlemesi için görevlendiriliyor. Ve onun önderliğinde FBI 'a bağlı olarak "Fringe" ekibi kuruluyor. Gerçek bildiği bilimin dışında bir bilimsellik tanıyan Dunham ile birlikte gerçeği biz de görüyoruz (dizi kurgusu içerisinde tabi) . Her şeyin aslında göründüğünden daha karmaşık olduğunu ama bir açıklaması da olduğunu anlatacak Fringe bizlere 5 sezon boyunca. Ve en sonunda sanırım beynimizi yakacak


     
İtiraf etmeliyim Fringe'i zamanından biraz geç izledim. Tüm sezonlar bittikten sonra. Ama başlamam ve bitirmem 3 gün sürdü. Hiç uyumadan ve hiç kapatmadan, yaklaşık 3 gün boyunca gözümü kırpmadan izledim(yemek alıp geri oturdum vs) Yapılabilir. Çok da güzel olur. Fringe kesinlikle izlenmesi gereken, muhteşem teorilerle dolu bir dizi. Zamanının en iyisi belki de.
Evet bu da fragmanımız. Bugüne kadar kaçıranlar varsa bunu izlesin ve başlasın diyorum .


                                                                                   Imdb Puanı: 8,5

                                                            


Marvel's Agent Carter (2015-)


          Şimdi de "Miss Agent Carter" ile karşınızdayım. Diziye bayıldığımı söylemeliyim öncelikle. Henüz 1. sezon tamamlandı ve hakkının verilmiş olduğunu düşünüyorum. Tek üzücü nokta ise sadece 8 bölümden oluşuyor oluşu bütün bir sezonun. Kötünün iyisi haber ise 2. sezon da 10 bölüm olacak. Hemen moral bozmaya gerek yok. Çok dizimiz var, her diziyi bekleyecek süremiz de var.
          Hemen söylemeliyim dizide ilk dikkatimi çeken ve çok güzel olduğunu düşündüğüm ilk şey " gerçekçilik " Normalde izlediğimiz kadın süper kahramanlar hep çok seksi, çay bardağı gibi ince belli, kollar bacaklar incecik kadınlar olurdu. Ve o kol ve bacaklarla nasıl o kadar güçlü olduklarını anlamasak da izlerdik. Ama Miss Agent Carter öyle değil. Gayet kalıplı bir abla ve gerçekten de karşısındaki adamları dövebilecek izlenimi yaratıyor. Nasıl olduğunu anlayamadığımız süper güçlere sahip çıtı pıtı kızlardan değil kendisi. Ve bu gerçekten çok hoşuma gitti bunu söylemeliyim.
          Dizinin yaratıcıları : Christopher Markus ve Stephen McFeely
          Başrolde ise : Hayley Atwell oynuyor.






               Dizide her şey güzel, sevgilisi Steve Rogers(Kaptan Amerika)'yı kaybettikten sonra bekar yaşamaya başlayan güzel (ama kalıplı ve güçlü) Peggy Carter, eskiden olduğu gibi gizli servis için çalışmaya devam ediyor. Gizli serviste savaştan sonra biraz dışlanmış durumda ve hoşnut değil tabii. Kadın olduğu için sekreter muamelesi yapılan Peggy'de bir yandan kaçak durumdaki Howard Stark'a yardım ediyor.
             Son olarak, izleyin, kesinlikle beğeneceksiniz. Çok başarılı olmuş diyebilirim. Tabi ki bir kaç çizgi roman klişesi var, bu tarz dizileri seviyorsanız bunlara katlanacaksınız. Ama ne olursa olsun Miss Agent Carter piyasadakilerin arasında en iyiler arasında. Zamanınıza değeceğine inanıyorum. Dizi içi müzikleri çok başarılı ve eğer okuduysanız bilirsiniz, gerçekten çizgi romandan çıkmış havası olan tek dizi benim şu ana kadar gördüğüm. Ufak bir mizahı var, gerçekten çizgisi çok iyi. Aksiyon sahneleri abartılı değil ve kimsenin gücü sonsuz değil. Bir yandan da o zamanlar kadınların yaşadığı sıkıntılara da güzel bir yorum getirmiş (güçsüz görülmek, düşük seviye insan muamelesi görmeleri ve evde oturmasının beklenilmesi gibi. Ama bizim yaşadığımız coğrafya da ondan bile beter olduğundan size garip gelmeyecektir).Her şeyiyle olmuş bu dizi diyorum. En azından ilk sezon. Bakalım 2. sezon neler getirecek. Umarım ilk sezon kadar başarılı olur.

          Sometimes the best man for the job is a woman sloganıyla gelişi de güzel olmuş :)
          (Bazen görev için en uygun "adam" bir kadındır) 

                                                       Imdb Puanı : 8,2



      

28 Ekim 2015 Çarşamba

Together (2009)

Evet genelde dizi incelemesi yaptım bugün ama bir de kısa film önermek istiyorum herkese. 2009 yapımı Together başrolünde Matt Smith oynuyor. Size anlatmama gerek yok zaten sadece 14 dakika(cık). Tavsiye ediyorum 14 dakikanızı buna vereblirsiniz bence.




Imdb Puanı 8,0
Together 30 saniyelik Fragman

Yeni Diziler Hakkında Bilgiler : SuperGirl (2015-)

Supergirl'den başlamalıyım sanırım, büyük hayal kırıklığı olmadı zaten çok da iyi bir performans beklemiyordum. Ama beklediğimden kötü çıktığını da kabul etmeliyim sanırım. Tabi sadece pilot bölümdü ve pilottan çokta anlam çıkarmamam gerektiğini düşünüyorum. Müthiş klişelerle dolu ve çok başarısız buldum. Sanırım 1. sezondan fazlası gelmeyecek. Tabi yanılabilirim, sürprizler olabiliyor. Amerikan halkı süper kahramanlarını sever.
       
Superman çakması kız kardeşi olmuş birazcık. Aynı güçteyim ama daha salağım imajı var ve çok çok kötü oyunculuklar olduğunu da söylemem lazım. Özellikle başrollerde. Yan rollerdeki oyuncular daha başarılı gözüktü. Ben pek beğenmemiş de olsam şu anda yeterli bir beğeni toplamış durumda ve ilk sezon onayını almış durumda. Bu sezona bağlı olarak da 2. sezon onayı alıp alamayacağı belli olacak. Dünya beğenmiş ve ben beğenmemişim anlayacağınız, seçim sizin.
      
Bu arada yapımcıların arasında Arrow'un da yapımcılarından biri olan Greg Berlanti yer alıyor ve kesinlikle iddialı bir yapım olduğu gerçeği yadsınamaz sanırım.
       
Oyuncu grubu ise : Melissa Benoist, Mechad Brooks ve Chyler Leigh gibi isimlerden oluşmakta.






      Konulara geçelim :
  Supergirl : Dc Çizgi romanlarından bir dizi daha geliyor. Eğer DC Comics dizilerinden bahsettiğim yazıları okuduysanız birazcık "herkes için olan diziler" kısmına koyduğumu görebilirsiniz. Zeka gerektirmeyen sadece izleyeceğiniz ve geçeceğiniz diziler. Evet, Supergirl dizisi Superman'in kuzeni Kara-Zor El'i ekranlara getiriyor.Krypton'daki felaketin ardından dünyaya kaçıyor Kara ve farklı bir kimlik ile "koruyucu aile" yanına taşınıyor. Ve 24 yaşına geldiğinde artık güçlerini kabullenip süper kahraman olmaya karar veriyor. Daha önce de bahsettiğim gibi Arrow ve Flash'in yapımcılarından gelen bir dizi daha. Constantine tutmamıştı bakalım Supergirl ne olacak?



Burada da uzunca bir fragman var, izleyip kararınızı veriniz.

Imdb puanı : 6,3 tabi unutmayın bu sadece pilot bölüm puanı. Düşebilir de bir anda artabilir de.


Unutmayalım eskiden başlamış ama bitmemiş ya da bitmiş dizileri paylaşıyorum daha çok. Ama yeni çıkan diziler, internete düştükleri gün izleyip sizlerle düşüncelerimi paylaşacağım. Benim de 4 gözle beklediğim bir çok dizi var gelecekte. Umarım onlar çok daha iyi çıkacaktır. Son söz olarak, Marvel son dizileriyle muhteşem bir hücum yaptı ve en azından benim için DC'yi çok geride bırakmaya başladı. 2 dizi daha geliyor ve onlar da çok umut verici


   

Supernatural (2005-)

          
Belki de hiç izlemeyeniniz kalmamıştır, Supernatural'dan bahsediyorum. Dile kolay 11 senedir beraberiz, 11 senedir devam ediyor. Bu diziyi herkesin bildiğini varsayıyorum ve sadece bu blogda olması gerekli olduğu için yazıyorum açıkçası. 11 sene boyunca tvde bile 1 kere rastlamış olsanız bile izlemişsinizdir diye düşünüyorum. Evet malum, 2 kardeş Dean ve Sam neler yaşamadılar ki ? İblisler,Şeytanlar hatta Lucifer'ın ta kendisi. İyi melekler kötü melekler, Leviathan'lar daha neler neler. Her şeyi gördük, hatta peygamberler ve medyumlar. Bütün kötülükleri bizlere acı, tatlı bir dille anlattı Supernatural bugüne kadar. Bazen güldük, üzüldük, sıkıldık bazen izlerken. Evet 11 sezon 22şer bölüm arada bir kötü bölüm olması çok doğal. Ama kötü bölümleriyle de sevdik biz sizi. Evet Dean ve Sam çok iyi iki karakter olabilirler ama kişisel olarak favorim Castiel. Eşsiz bir karakter, çok fazla ön planda olmasa da, en azından en ön planda olmasa da sevgimizi kazanmayı en kötü halinde bile başardı.
          
Aslında Supernatural ile ilgili yazacaklar bitmez . Kendi içinde sözlüğü bile olan, ekstrem fanları olan belki de şu anda dünyada en çok izleyicisi olan dizilerden biri. Evet genelde gençler seviyor, çünkü daha çok onlara hitap ediyor. Özellikle genç kızlar için de diyebiliriz. 2 yakışıklı çocuk, 1 yakışıklı melek ve güzel kadın çok çok sınırlı olan bir diziden bahsediyoruz. Şaka bir yana senelerdir efsaneleşmeyi başardı ve izlenmeyi hak etti. Yazacak o kadar çok şey ve olay var ki. Eğer izlemediyseniz hemen (işiniz yoksa tabi) napıyorsanız kapatın ve 1. bölümden izlemeye başlayın. Bugüne kadar çok şey kaçırdınız. . Buradan supernatural wiki'ye bile ulaşabilirsiniz (dizi adına wikipedia, içeriği siz düşünün)
http://supernatural.wikia.com/wiki/Supernatural_Wiki   Başrollerde Jensen Ackles, Jared Padalecki ve Misha Collins yer alıyor, dizinin yaratıcısı ise Joseph McGinty Nichol .
          Konudan da bahsedelim biraz :







        
Adının Türkçe'si doğaüstü adı da üzerinde ya Sam ve Dean Winchester'ın doğaüstü yaratıklara karşı mücadelesini anlatıyor dizi genel olarak. Çocukluklarında anneleri bilinmeyen " sarı gözlü " bir yaratık tarafından öldürülüyor ve çocukluklarından itibaren babalarıyla "doğaüstü yaratık avcılığı" na başlıyor Sam ve Dean Winchester. 
       
Daha sonra artık bu hayattan vazgeçip normal bir hayat yaşamak isteyen Sam üniversiteye yazılır ve uzun süre ailesinden uzak kalır. Bir gün Dean'den gelen babasının kaybolduğu haberi üzerine Sam geri döner ve Dean ile birlikte babalarını aramaya koyulurlar, macera da böyle başlıyor ve 11 senedir devam ediyor. İzleyin, bağımlı olabilirsiniz . 

                                                                                 Imdb puanı : 8,6
                                           bu da 1. sezon fragmanı, bende izlerken çok eski günlere dönmüş oldum.


                                                       

Justified (2010-2015)

         Bir favorimden daha bahsedeceğim sizlere Justified ve Raylan Givens. Herhalde en hayran olduğum 1-2 karakterden biridir dizi dünyasında. Haller tavırlar sınır tanımayan davranışlarıyla Raylan Givens 6 sezon boyunca en sevdiklerimden biri oldu. Justified'da bitmiş dizilerden biri tanıtacağım. Bu sene içinde son sezonunu yayınladı. Ve her sezonu, her bölümü çok iyiydi. Çok zevk alarak izledim, izlemek isteyen herkese de öneririm. Önerdiğim ilk dizilerden biri olur hatta.
        Son sezonunun sonuna kadar tatmin etmiş bir dizidir ve hayal kırıklığı barındırmaması bir diğer artısı benim gözümde. Aa finali çok kötüydü veya 3. sezonu çok kötüydü diyemiyorum. Her dizide iniş çıkışlar vardır ama ben Justified'da rastlamadım. Kötülerini bile çok sevdim açıkçası. Dizide iyi ve kötü herkes iyi oynuyor ve senaryo sayesinde hepsini sevebiliyorsunuz. Nefret edeceğiniz kimse olacağını sanmıyorum. Ama başroller apayrı. Timothy Olyphant ve Nick Searcy muhteşem oynuyorlar ve iyi ve kötü arasındaki dengeyi kaybetmemizi de sağlıyorlar. Çünkü bir bakıyorsunuz kötü iyi olmuş sonra iyi de kötü olmuş.         Neden bu kadar övdüm bilmiyorum, genelde yapmadığım bir şey, ama kendimi tutamadım sanırım. Her neyse birazcık konusundan bahsedeyim....


Raylan Givens, bahsetmiştim evet. Asıl adamımız o . Miami'de görev yaptığı sırada kendisini korumak için silahını halk içinde ateşlemesiyle hakkında soruşturma açılır. Bunun üzerine de doğup büyüdüğü kasabaya, Kentucky'nin Harlan kasabasına tayin edilir. Raylan Harlan'da geçmişindeki bir çok sorunla yüzleşecek ve düşmanlarıyla tekrar karşılaşacaktır. Hem kendi sorunlarıyla yüzleşip hem de suçla savaşacak burada.
        Hikaye kısaca böyle başlıyor, özellikle oyunculuklar harika (En azından başroldeki 2 adam için bunu söyleyebilirim, diğerlerini o kadar övemem). Daha henüz izlemediyseniz, izlemenizde fayda olduğunu düşünüyorum. Boş vakitlerinizde severek ve beğenerek izleyeceğinize eminim. Aşağıda fragmanını veriyorum, ona da göz atmanızda fayda var.
         Dizide en beğendiğim olaylardan biri, kahramanlarımız süperstar değil. Yani bu adamlara 3 kişi birden daldı mı bizler gibi dayak yiyorlar, karşılarına 35 kişi alıp da tek tek dövmüyorlar. Amerikan film ve dizilerinde insanlar abartılıyor, ama bu dizide abartılmıyor.
            
                                                                               Imdb Puanı : 8,7

                                                      



       

The Following (2013-2015)

            
Son derece güzel başlayıp hepimize " Yeni bir efsane geliyor" dedirtip sonra tam aksine çok kötü yerlere giden Following'deyim şimdi de. Severek izledim , ama 3. sezonda yarattığı hayal kırıklığı bitmiyor. 8-9 sene izlerim diye umuyordum oysa. Yapımcısı Kevin Williamson'dır ve başrollerinde Kevin Bacon, Shawn Ashmore ve James Purefoy vardır. Dediğim gibi çok umut verip sonra bizi dımdızlak ortada bırakmıştır bu dizi. Eski patronumla izleyip birbirimizi zıpkınla kovaladığımız günleri hatırlarım, o derece etkisine alırdı.Dizi seven herkesin izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Sonu ne kadar hayal kırıklığı da olsa tam bir başyapıt olma adayıydı.
           
Following bizi neden hayal kırıklığına uğrattı bilinmez ama bir " seri katiller tarikatı" izletti bizlere. 13 genç kızın ölümünden sorumlu Joe Carroll ve onu yakalamayı başaran ama yakalarken de Joe tarafından bıçaklanan ve kalp pili takmak zorunda kalan FBI ajanı Ryan Hardy'nin hikayesi. Aslında hikaye Joe kaçıp tekrar yakalandıktan sonra başlıyor. Aralarındaki asıl sorun ise Ryan'ın Joe'u yakalamasından çok Joe hapse girdikten sonra, Ryan'ın onun eski karısıyla birlikte oluşudur.














        
Joe'a bağlı, onun yetiştirdiği, takipçileri, onun gibi katiller ve olmak isteyenler Joe'nun emriyle harekete geçiyorlar ve dünyayı Ryan'a zindan etmeye başlıyorlar. Hikaye buradan başlıyor, bence sadece bunları duymak bile çok cezbedici. Bir yerden sonra iyi ve kötü ayrımı yapamamaya başlıyorsunuz dizide. Sonunu düşünmeden, benim sonunu beğenmediğimi düşünmeden izlemeye çalışın. Kötü değil sadece beklenmedik bir zamanda geldi. Hala neden reyting alamadığını ve iptal edildiğini anlamasam da 3 sezon da yeterli Following' e hayran olmak için. İyi seyirler.
              
Özellikle dizi içindeki müzikler başlı başına güzeldir, tam sizi o ana sokan ve yaşatan şarkılar seçilmiş. O konuda her an çok başarılı buldum dizi ekibini.

                                                                                        Imdb Puanı 7,5

                                                              

Orange is the New Black (2013-)

       İlginç konusu olan bir dizi ile daha karşınızdayım. Orange is the new black favorilerimden değil, itiraf etmeliyim. Ama ilginçliğinden dolayı başlarda yer verdim. En azından konusu ilginç ve insanların çok sevdiği bir dizi olduğunu kabul etmem lazım. Başarılı bir başlangıcı olduğu kesin. Genelde yapmadığım gibi daha sonrasıyla ilgili fazla bilgiye girmeye gerek olduğunu düşünmüyorum. Onu izleyici kendisi bulmalı, ben sadece dizilere başlamanıza ve izlemenize vesile olmaya çalışıyorum. Dizi 3.sezon finalini yaptı ve 4. sezona hazırlanıyor. Gayette başarılı gittiğini söylemem lazım. Dizinin yapımcılığını Jenji Kohan üstlenmiş ve başrollerde Taylor Schilling, Danielle Brooks paylaşıyorlar . Yavaş yavaş konusuna da geçiyorum.






Piper Chapman nişanlı ve mutlu bir kadındır. Ta ki yıllar öncesinden uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı sevgilisine para transferi yapmaktan suçlu bulunana kadar. 15 aylık hapis cezası alır ve cezasını çekmek için hapishaneye girer. Orada bekleyen bir diğer sürpriz ise eski sevgilisi (Alex) tir. Hapishane tamamen hayatını değiştirecektir.
     
Kısaca ilgi çekici, genelde dizilerde (özellikle prison break) erkeklerin hapishanelerini gördük genellikle. Bu sefer kadınlarınkindeyiz. Çok da farklı olmadığını göreceksiniz. Dizi genel olarak üst sınıf bir dizi. İzlememe rağmen çok da büyük fanı olduğumu söyleyemem. Ama genel yorumlar olağanüstü bir dizi olduğu şeklinde. Bazılarınızın beğenebileceğini düşünüyorum


Imdb Puanı : 8,4


Banshee (2013-)

   
Biraz daha ciddileşelim artık diyorum. Sıradaki dizi Banshee, yapımcılıklarını David Shickler ve Jonathan Tropper üstlendiği dizide başrollerde ise Anthony Starr ve Ivana Milicevic yer alıyor. Şu anda 3 sezon tamamlanmış olup Ocak ayında yeni, 4. sezonuyla geri dönecek olan dizi bir hayli ilginç bir konuya sahip. Konuya sonra değineceğim. Sürekli aksiyonlu, dövüşlü, vurdulu kırdılı bir dizi. Bazı hatalar yok mu ? Var. Ama bu şu an devam eden en iyi dizilerden biri olduğunu değiştirmiyor. Güzel, bir konusu var. Tek eleştirim ise bazen kendi kendini tekrar ediyor olması ve sanki yeni hiç bir şey olamayacakmış izlenimi veriyor oluşu. Ama benim yorumlarımdan fazla takdir edilmesi gerektiğini de kabul ediyorum. Pişman olmazsınız .




       Dizinin konusuna gelirsek yeni hapisten çıkmış zamanının en iyi hırsızının Banshee adlı bir kasabaya gelip, sevdiği kadını ve onunla birlikte çaldıkları elmasları bulmaya gelip, hayatının aşkının o hapisteyken evlendiğini ve çocuk yaptığını görüp, kasabada kalmaya karar veren Lucas Hood'un hikayesi. Kasabanın şerifinin (Lucas Hood) ölümünden faydalanıp onun yerini alışını anlatıyor. Bu noktada saçma olan bir şeyler var, ama yine de sizi ikna etmeyi başarıyor dizi. Ve buradan sonra gelişen olaylar sürekli heyecan içinde kalmanızı sağlıyor. Şerif olmasına rağmen hırsızlığa ara vermeyen Lucas, evli ve çocuklu kız arkadaşıyla birlikte hırsızlıklarına devam ediyor. Ve bu kasabada kendi stiliyle fazla şiddet kullanarak suç önlemeye başlıyor. Gerçek bir polis gibi davranmıyor. Zaten izledikçe göreceksiniz. Ondan şüphelenenler olacak, istemeyenler olacak ve sevenler olacak. Ve sürekli bir kimliğini saklama durumu var. Ve kasabamızın şerifi yıllar önce uğradığı ihaneti unutamıyor. Dizide hoşuma giden şeylerden biri. Evet çaldığı kimliğin (Lucas Hood) adını biliyoruz . Ama daha gerçek adının ne olduğunu bilmiyoruz. Dizide gizem çok fazla, gizemli,heyecanlı, kanlı. İstenen her şey var yani! 


Imdb Puanı 8,4