7 Kasım 2015 Cumartesi

Bron/Broen (2011-)

Merhabalar tekrardan. Bu sefer de bir İsveç/Danimarka ortak yapım bir  diziyle karşınızdayım, anlayacağınız bazen değişiklik yapmayı bende seviyorum. Konusuna geçeyim, övgü yağdırmaya sonra başlayacağım. Ama başlamadan şunu diyeyim, bulabildiğiniz bütün İskandinav filmlerini ve dizilerini izleyin derim. İskandinavlar işi biliyor ve Amerika'daki gibi dip not, sübliminal mesaj vermek gibi bir niyetleri yok. Amerika gibi sizleri bir düşünceye yönlendirmiyorlar yani. Oyunculukları çok güzel oluyor, soğuklar, kendileri gibiler. Anlayacağınız ne bulursanız izleyin derim. Benim tavsiyem.


Evet dizinin konusuna geçersem; İsveç ve Danimarka'yı birbirine bağlayan Öresund köprüsünde bir kadın cesedi bulunur. Ama cesedin bir yarısı İsveç'te bir yarısı ise Danimarka sınırındadır. İlk başta kurbanın İsveç'li olduğu anlaşılır ve Malmö cinayet bürosu dedektifi Saga Noren davayı alır. Ancak daha sonra cesedin 1 kişiden değil 2 kişiden oluştuğu anlaşılır. Üst tarafı İsveç'li bir politikacıya alt tarafı 1 sene buzdolabı içinde bekletilmiş bir Danimarka'lı fahişeye aittir. Ve tam olarak sınırda öldürüldüğünden hem Danimarka hem İsveç'i ilgilendiren bir cinayettir. Bu yüzden 2 ülkenin cinayet büroları birlikte çalışmaya karar verir. Daha sonrasında aslında bunun basit bir cinayet olmadığı ve devamının geleceği ortaya çıkacaktır.

Saga Noren asperger sendromlu çok güzel bir dedektiftir (sosyal etkileşimde zorluk yaşamak, sınırlı olmak. Otistik spektrum bozukluklardan biri) . Martin Rohde ise yeni vasektomi ameliyatı geçirmiş ilk karısından olma "garip" oğlu (neden dediğimi anlayacaksınız) ve yeni karısıyla yaşayan Danimarkalı bir dedektiftir. İkisinin güçlerini birleştirip katili yakalaması gerekmektedir.

Diyerek başlıyor dizi. 3 sezon yayınlandı şu ana kadar.  Ve gayet güzel gitmekte. Konu bu kadar yeter.





Evet öncelikle dizinin ismi Broen İsveççe Bron Danca "Köprü" demek. Amerikada da The Bridge ismiyle yayımlanıyor dizi. Dizide hata bulmaya çalışmayacağım çünkü izlenimi gayet güzel, evet karakterlerin heyecansızlığı birazcık diziye de vuruyor. Bu iskandinav dizi/filmlerinde birazcık doğal aslında. Filmlerde de böyledir. Çok heyecanlı bir olay yaşanır ama siz buz gibi bakarsınız, çünkü oyuncular da buz gibidir. Ancak bu bir sorun değil çünkü bu insanların özelliği bu. Soğuk olduklarına şüphe yok. 

Dizinin başrol oyuncusu (Saga) Sofia Helin'e parantez açmak istiyorum. Rolüne mükemmel yakışmış, o asosyal birazcık kişilik bozukluğu olan soğuk kadın muhteşem işlenmiş ve Sofia Helin inanılmaz bir iş çıkarmış. Kim Bodnia'da 2 sezon boyunca harika bir iş çıkarıyor. Emin olmamakla birlikte teorimi anlatayım sizlere sanırım 2. sezon sonunda 1 sene ara verilmesinin sebebi Kim Bodnia'nın diziden ayrılması diye düşünüyorum. Bununla ilgili belli bir açıklama yok. Sadece 1 sene yerine 1.5 sene ara verildi ve devam ediyor. Umarım bir daha böyle uzun bir ara verilmeyecek. Çünkü beklemek zor oluyor.

Dizide bir sevdiğim nokta da Dexter'daki gibi sezonluk konularının olması, aynı karakterler devam eden belli başlı olaylar ama senede 1 değişen güzel konular. Hiç bir şey çok fazla uzatılmıyor ve sıkmıyor anlayacağınız.
Çoğu dizinin en büyük problemi bir yerden sonra konuda tıkanmasıdır. İşte Köprü de böyle bir sıkıntı olmuyor. Her sezon başka bir olayla devam ediyor. 

Saçma bir kaç olay olmuyor değil, izledikçe göreceksiniz. Buradan saçmalıkları anlatmaya kalkarsam dizinin her tarafına çomak sokmuş olurum. Pek de gerek yok. Bir kaç polislerle ilgili saçmalık yok değil. Ama bir de şunu düşünmeden edemiyorum, belki de oralarda adet öyledir. 

Tek eleştirim ise : Sanırım müzikler daha iyi olabilirdi. Dizi içindeki müzikler yetersiz, yersiz, yada anlamsız kalıyor bana göre.

Benim bu diziyle ilgili tavsiyem harika olduğu ve kesinlikle izlemeniz gerektiği. Kaçırmayın sakın, gerçekten izlenmeye değer güzel bir konusu/konuları var. İyi seyirler. 

Imdb Puanı : 8,6




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder