12 Kasım 2015 Perşembe

Wayward Pines (2015-)

3. yazıyla tekrardan buradayım. Wayward Pines ilgi çekiciydi bende hemen başladım. Az biraz hayal kırıklığı oldu ama oraya geleceğim.

Her şeyin kusursuz olduğu bir kasaba düşünün, ama her şey. Evler, bahçeler, yollar, insanlar, yaşananlar tek bir sıkıntı yok bu kasabada. Amerika'nın Wayward Pines adlı kasabasından bahsediyorum. Evet bahsetmeyi unuttuğum tek bir sıkıntısı var o da kasabadan çıkamamak. Asla çıkamıyorsunuz. Telefon yok, internet yok, dış dünyayla hiç bir bağlantınız yok (ne sanki Under the Dome kitabı gibi mi. hayır dizi değil, dizi tam bir felaket çünkü).

Hikaye Gizli servis adına çalışan ajan Ethan Burke'ün iki kayıp arkadaşını aramak için buraya gelmesiyle başlıyor. Ve kasabadan çıkışta yaşanan tuhaf kazanın ardından hastaneye yatırılıyor bu kasabada. Zaten hastanenin içini görünce bir gariplik olduğunu anlıyorsunuz. Her neyse, hiç bir şekilde insanlar da sizin çıkmanıza yardım etmiyor . Ve siz de o 2 gizli servis ajanı gibi kayıp oluyorsunuz, sizi de aramaya başlıyorlar. Ethan Burke'e de bu oldu, o da artık bir kayıp vakası. Ve Wayward Pines'ta da bir akıl hastası olarak anılıyor :) .

Dizi Blake Crouch'ın "Pines" adlı kitabından uyarlanmaktadır. Başrolde de oscar adaylığı da bulunan Matt Dillion bulunmaktadır.


Baştan söyleyeyim çok çok büyük umutlarla başlamıştım çünkü her zaman ilgi çekici türde bir konudur bu girip çıkamamak (böyle söylememeliydim büyük ihtimalle). Wayward Pines harika bir konusu olan, ama o konudan bolca sapmış bir dizi bence şu ana kadar. Başladığı gibi sürse belki de en iyi dizilerden biri olacakken 2. bölümden itibaren bozmaya başladı ve bence geldiği nokta artık çok kötü. Bir konu ancak bu kadar kötü işlenebilir sanırım ve konu o kadar güzelki hala dizinin devam etmesini sağlıyor. Her zamanki gibi olacak her şeyi tahmin edebildiğiniz bir "gizem" dizisi . Her şey tahmin edilebiliyor, hiç bir şek sürpriz olmuyor ve böylece sıkılıyorsunuz. Tamam hakkını verelim çok zor bir şey insanın anlammasını sağlamak sonuçta bu insan beyni, zeki canlılarız. Ama bir de şu yönden bakalım, yapan nasıl yapıyor. Yapan yapınca biz de alkışlıyoruz ayakta. İşte bu dizi onlardan biri değil, bana göre bunu yapamayanlardan biri. Dizi genelde çok sıkıcı geçiyor ve izlenilebilirliğini kaybediyor.

Ben şimdilik izlemeye devam edeceğim çünkü biraz daha az tahmin edilebilir olursa zevkli olacak belki de kendini geliştirir diye umarak devam edeceğim. Siz de izleyip kendi kararınızı verin. Böyle mükemmel bir konu, bu şekilde harcanmaz umarım diyerek sözlerime son vermeyi düşünüyorum.

Son sözüm oyunculuklar yönetmenlik her şey son derece mükemmel, zaten şu ana kadar diziyi bunlar sürüklüyor. Senaryodaki sıkıntılar da son bulursa gayet güzel bir dizi olacak. Umarım o zamana kadar bizleri kaybetmezler. Sadece Matt Dillion hatrına bile bir kaç bölüm izlenebilir bence.

Imdb puanı 7,8



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder